• Haberler
  • Gündem
  • '3 Mayıs, kimlik karmaşası karşısında bir millet uyanışıdır'

'3 Mayıs, kimlik karmaşası karşısında bir millet uyanışıdır'

Perre Haber Ajansı'ndan Abdurrahman Akçal, 3 Mayıs Türkçülük Günü dolayısıyla Türk Ocakları Adıyaman Şubesi Başkanı Doç. Dr. Samet Zenginoğlu ile kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdi.

'3 Mayıs, kimlik karmaşası karşısında bir millet uyanışıdır'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

3 Mayıs 1944 tarihi, Türk milliyetçiliği tarihinde dönüm noktası olarak kabul edilir. Dönemin siyasi ve toplumsal koşulları içerisinde, komünizm tehdidine karşı Türkçü aydınların ve gençlerin gösterdiği direnişin simgesi olan bu tarih, bugün “Türkçülük Günü” olarak anılmaktadır. Zenginoğlu, bu günün sıradan bir kutlama günü değil; bilinç ve uyanış günü olduğunun altını çizerek, 3 Mayıs’ın “kutlanacak” değil “anılacak” bir gün olduğunu belirtti.

“Bu bir hakaret davası değil, bir fikir davasıdır”

1944’teki dava sürecini değerlendiren Zenginoğlu, sürecin Nihal Atsız ile Sabahattin Ali arasındaki hakaret davasıyla başladığını ancak zamanla Türkçülük ve Turancılık fikirlerinin yargılandığı büyük bir ideolojik çatışmaya dönüştüğünü ifade etti. “Bu dava, Türk kimliğini, milli varlığı savunanların, komünizm tehdidine karşı duranların yargılandığı bir süreçti” diyen Zenginoğlu, Başbuğ Alparslan Türkeş, Zeki Velidi Togan ve Nihal Atsız gibi isimlerin “tabutluk” adı verilen hücrelerde ağır işkencelere maruz kaldığını vurguladı.

"Türk Ocakları'nın kökleri Cumhuriyet'in temelinde"

Zenginoğlu, Türk Ocakları’nın yalnızca bir sivil toplum kuruluşu olmadığını, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine yön veren düşünsel zeminlerden biri olduğunu belirtti. “Yusuf Akçura’nın Üç Tarz-ı Siyaset’i ve Ziya Gökalp’in Türkçülüğün Esasları adlı eserleri, bu felsefenin temel taşlarıdır” diyen Zenginoğlu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka Türk milleti denir” sözünün de bu fikriyatın ürünü olduğuna işaret etti.

Adıyaman’da Türk Ocakları: Yeniden Doğuş

1930’lu yıllarda Adıyaman’da faaliyette bulunan ancak kapatılan Türk Ocakları Şubesi, 2015 yılında yeniden kuruldu. 51 kurucu üyeyle yola çıktıklarını belirten Zenginoğlu, akademisyen, öğretmen, avukat, esnaf ve iş insanlarından oluşan gönüllü kadro ile Türk kimliğinin korunması, tarihi ve kültürel bilincin geliştirilmesi için çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Bugüne dek 13 farklı “Ocakbaşı Sohbeti” düzenlediklerini ifade eden Zenginoğlu, pandemi ve 6 Şubat depremleri nedeniyle bir süre sekteye uğrayan çalışmaların yeni yönetimle birlikte yeniden canlandırılacağını belirtti.

“Her vatandaşımız davetlimizdir, faaliyetlerimiz herkese açık”

Türk Ocakları Adıyaman Şubesi’nin sosyal medya hesaplarından faaliyetlerin duyurulduğunu aktaran Zenginoğlu, “Toplantılarımıza yalnızca üyeler değil, bu millete gönül vermiş tüm hemşerilerimiz davetlidir. Okuma listesi isteyen gençlerden, görüş paylaşmak isteyen vatandaşlarımıza kadar herkese kapımız açıktır” dedi.

“Bugünün Türkiye’sinde Türkçülük gerçekçilikle ele alınmalı”

Zenginoğlu, Türkçülüğün popülist ya da şövenist bir anlayışla değil; tarihi bilinç, kültürel derinlik ve ortak kimlik esasına dayalı bir gerçekçilikle ele alınması gerektiğini vurguladı. “21. yüzyılın küresel baskıları ve kimlik karmaşasında Türk kimliğini törpülemeden, inkar etmeden korumak zorundayız” diyen Zenginoğlu, Türk Ocakları’nın bu misyonu sahiplendiğini dile getirdi.

"Türkçülük fikri, 1944 sonrası daha da güçlenmiştir"

1949 yılında Türk Ocakları’nın yeniden faaliyetlerine başlamasının ardından bu fikriyatın daha geniş kitlelere ulaştığını ifade eden Zenginoğlu, Türk Ocakları’nın bugün hala Türkiye’nin en köklü ve etkili milliyetçi düşünce platformu olduğunu söyledi. Türk Yurdu dergisinin 130 yılı aşkın süredir aralıksız yayımlandığını hatırlatan Zenginoğlu, “Partiler üstü duruşumuz Türk milliyetçiliğine olan bağlılıkla şekillenir. Üniter devlet yapısından ve milli kimlikten asla taviz vermeyiz” dedi.

Başlangıç için kitap önerileri: Orhun'dan Atsız’a

Türkçülüğü anlamak isteyenler için bir okuma listesi de paylaşan Zenginoğlu, ilk sıraya Orhun Kitabeleri’ni koydu. Ardından Yusuf Akçura’nın Üç Tarz-ı Siyaset, Ziya Gökalp’in Türkçülüğün Esasları, İbrahim Kafesoğlu’nun Türk Milli Kültürü eserlerini tavsiye etti. Bu kitapların yanında Osman Turan’ın Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi ve Erol Güngör’ün kültür-milliyetçilik üzerine kaleme aldığı eserlerin de okunmasını önerdi. Nihal Atsız’ın ise bu listenin “zaten içinde” olduğunu belirtti.

“Bozkurtların Ölümü” ve “Bozkurtların Dirilişi” gibi eserlerin edebi derinlik ve tarihi kurgusuyla birer klasik olduğuna dikkat çeken Zenginoğlu, “Ruh Adam’daki psikanalitik derinlik ya da Z Raporu’ndaki siyasal analiz, Atsız’ın çok yönlülüğünü ortaya koyar” dedi.

“Bozkurtlar dirilecektir”

Sözlerini Nihal Atsız’ın bir sözüyle noktalayan Doç. Dr. Samet Zenginoğlu, “3 Mayıs Türkçüler Gününü saygıyla anıyor, bu milletin tarihi kodlarının ve kimliğinin gelecekte de yaşaması için üzerimize düşeni yapma gayretindeyiz. Küresel dalgalar karşısında ayakta kalmak, tarihimizi ve kültürümüzü doğru bilmekle mümkündür” diyerek şu ifadeyi hatırlattı: “Okuyucular üzülmesin, Bozkurtlar dirilecektir.”

Bakmadan Geçme