Gaziantep'te minik piyanistler dünya şampiyonu oldu
Gaziantep'te yaşayan iki minik piyanist İdil Gümüşburun ve Berika Budumlu, piyano hocası Renata Çavdar'dan aldıkları 3 yıllık eğitimlerinin ardından uluslararası arenada büyük bir başarıya imza atarak dünya şampiyonu oldu.
Gaziantep’te yaşayan iki minik piyanist İdil Gümüşburun ve Berika Budumlu, piyano hocası Renata Çavdar’dan aldıkları 3 yıllık eğitimlerinin ardından uluslararası arenada büyük bir başarıya imza atarak dünya şampiyonu oldu.
Piyano çalmaya kendi istekleriyle başlayan ve küçük yaşlardan itibaren müziğe ilgi duyan öğrenciler, ailelerinin desteğiyle profesyonel bir müzik eğitmeniyle çalışmaya başladı. Öğretmenlerinin yönlendirmesiyle önce yerel festivallere katılan genç yetenekler, daha sonra uluslararası yarışmalarda boy göstermeye başladı. Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de düzenlenen Danubia Talents yarışmasında sahne alan 10 yaşındaki minik piyanistler İdil Gümüşburun ve Berika Budumlu, Estonya, Japonya, Almanya, Fransa ve İtalya’dan katılan yarışmacılarla birlikte performans sergiledi. Jüriden tam not alan ikili, yarışmada dünya birinciliği elde ederek büyük başarıya imza attı. Düet performanslarının uyumuna dikkat çeken öğrenciler, başarının yalnızca aynı anda tuşlara basmaktan değil, ’aynı ritimde nefes almak ve duyguyu birlikte piyanoya yansıtmak’tan geçtiğini belirtti. Çalışma sürecinin hem eğlenceli hem de disiplinli geçtiğini söyleyen minik piyanistler, hedeflerinin farklı uluslararası yarışmalarda Türkiye’yi temsil etmeyi sürdürmek olduğunu ifade etti.
"Bizim için çok büyük ve unutulmaz bir deneyim oldu"
Dünya şampiyonu olmanın gururunu yaşadığını söyleyen minik piyanist İdil Gümüşburun, "3 yıldır piyano çalıyorum ve bu süreçte çok gururluyuz. İlk defa yurt dışında bir yarışmaya gidiyoruz. Bu yüzden hem çok mutlu olduk hem de çok gururlandık. Piyano çalmaya tamamen kendi isteğimle başladım. Zamanla dersleri anlamaya başladım, öğretmenimle birlikte birçok eser öğrendim. Tuşlarla, yani piyanoyla kendimi çok daha iyi ifade ettiğimi fark ettim. Fazıl Say’dan da ilham aldım. İşte benim hikâyem böyle başladı. Ailem bu süreçte bana her zaman destek oldu. Evimizde her gün düzenli olarak çalıştım. Yarışmalara ve festivallere katıldım. Piyanist olmak istiyorum ve bu mesleği devam ettirmek istiyorum. Kazandığımız başarılarla birlikte çok şaşırdım, gururlandım ve mutlu oldum. 10. Danubia Talents yarışmasına katıldık. Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de yarıştık. Bu bizim için çok büyük ve unutulmaz bir deneyim oldu" dedi.
"Biz birbirimizi tamamlamayı biliyoruz"
Dünya şampiyonu olan Berika Budumlu ise, "Annemin telefonunda sürekli piyano videoları görüyordum. Bu videolardaki müziklerin nasıl ve neden böyle çıktığını çok merak ettim. Sonra onları dinlemeye başladım, piyanoyla ilgili videolar izledim. Annem de bu ilgimi görünce bana bir öğretmen buldu. Öğretmenimle çalışmaya başladıktan sonra büyük festivallere ve yarışmalara katıldık. Ve sonunda dünya şampiyonu olduk. Çok mutlu oldum, çok şaşırdım, heyecanlandım. Yarışma heyecanı da bu mutluluğu daha da artırdı. Estonya, Macaristan, Japonya, Almanya, Fransa ve İtalya’dan yarışmacılar vardı. Hepsini dinleyince çok iyi çaldıklarını düşündük ama sonra kendimize baktık. Biz de çok güzel çalıyorduk. O zaman birinci olabileceğimizi anladık. Düet çalmak sadece iki kişinin aynı anda tuşlara basması değildir; iki kişinin aynı ritimde nefes alması ve duygularını birlikte piyanoya yansıtmasıdır. Bunun için güven ve özgüven gerekir. Ben İdil’i çok seviyorum, onun da beni sevdiğini düşünüyorum. Berika ile de çok iyi bir ekibiz. Çalışma sürecimiz çok eğlenceliydi; sürekli çalışıyor, sürekli gülüyorduk. Bence biz birbirimizi tamamlamayı biliyoruz. Düette gerçekten çok iyi uyum sağlıyoruz" ifadelerini kullandı.
Kızıyla gurur duyduğunu söyleyen minik şampiyonun annesi Şahika Budumlu, "Aslında piyanist olsun diye başlamadık. Başlarken yarışmalara katılmak ya da böyle bir yolculuğa çıkmak gibi bir niyetimiz yoktu. Ancak müziğe çok büyük bir ilgisi vardı. Biz de bu ilgiyi doğru yönlendirmek için bir müzik eğitmeniyle çalışmaya başladık. Hocamızın yönlendirmesiyle önce küçük festivallere katıldık. Ardından yarışmalara katılmaya başladılar. Bu yarışmalardan aldıkları derecelerle birlikte öğretmenleri, onları daha da geliştirecek farklı ve zorlayıcı repertuvarlar verdi. Böylece her geçen gün kendilerini daha ileri taşıdılar. Sonrasında Budapeşte’deki Danubia Talents gibi önemli yarışmalara katılarak orada da büyük başarılar elde ettiler. Onları sahnede, o büyük ışıkların altında görmek bizim için tarifsiz bir gurur kaynağıydı. Emeklerinin karşılığını almalarını izlemek bizi çok mutlu etti. Çünkü bu süreç gerçekten çok disiplin isteyen, uzun ve emek dolu bir yol. Hem bizi hem de ülkemizi gururlandırdılar. Hedefleri arasında daha çok çalışmak, farklı uluslararası yarışmalara katılmak ve oralarda da ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek var. Biz de aile olarak her zaman yanlarında olacağız" şeklinde konuştu.
"Sanat onların karakterini şekillendiren çok önemli bir faktör"
Sanatın çocukların karakterini şekillendireceğini ifade eden diğer şampiyonun annesi Mine Gümüşburun, "Çok gurur verici bizim için. Sanat onların karakterini şekillendiren çok önemli bir faktör. Bunu düşünerek başlamıştık bu yol ama buralara geleceğini açıkçası öngörememiştik. Çok mutluyuz onların başarısından dolayı. İnşallah daha iyi başarılara adım atmalarını diliyoruz. Aile bence en önemli faktör onların arkasındaki güç. İnşallah onlar için en iyisini yapabiliyoruzdur diye umut ediyorum" diye konuştu.
Bakmadan Geçme
